Köyümüzde Düğün Gelenekleri

 

KÖYÜMÜZDE DÜĞÜN GELENEKLERİ
M.DEMİREL BABACANOĞLU
KÖYÜMÜZ

 ARAŞTIRMA
Kızlar, oğlanlar ergenlik çağına girince,
 ana babalardan bir evecenlik başlar 
Oğluna kız; kızına eş arar, araştırır.Daha çok da oğlan.anaları bu işe sıvanır "Kimin kızını istesem" diye düşünür. Kimin kızı 
güzel.. .
Kız anaları da kızına öğüt verir, şuraya
 gitme, filanla konuşma, buluşma, dikkatli 
ol, başına bir iş gelmesin, yüzümü yere
 döndürme.

Bir kısmetin çıkar inşallah veririm seni der...
Böyle düşünürken kız analarıyla oğlan anaları 
bir bakıma anlaşmışlardır." Gııııııı senin gizi
 bizim oğlana mehel gördük, ne diyon'diye
 sorar o da:" Gısmetse olur, ne deyim anam?" 
der. Bu konuşmalarla yan yarıya anlaşlama 
sağlanmış olur.
Bundan sonra bir yakın aracılığıyla" ağız
 aranır."
Köylü birbirini tanıdığı için, kimin oğlu, kimin
 kızı hangi vasıfta, hangi nitelikte bilirler. 
Bu nedenle aynı köyden kız, oğlan için 
sorun çıkmaz. Ancak kız veya oğlan uzak
 köylerden olursa birbirleri hakkında bilgi 
toplarlar.
Kız istendiğinde, kız evi, Bir hafta on gün 
sure ister. Bu arada oğlanın ailesini, niteliğini 
araştırır. Kendince uygunsa" gelsinler" diye
 haber güclerir. değilse gödennozler. ısrar 
edilirse" kısmetini başkayerde arasın" yanıtını 
verililer.

DÜNÜR OLMAK

Kızı veıimkar olan aileye, hatırlı kişilerden 
bir iki Kişi; oğlanın ailesinden bir kişi 
(Bu sayı iki ile beş arasında değişebilir. ) 
dünür gideıler buna" dünür gütme denir,"
 genellikle akşam üzeri gidilir, selamlaşıp, 
hoşbeş ederler, dünüıcü başı:"gelenlere 
niye geldin denmez"diye söze başlar," 
sizden hısımlık umuyoruz, Allanın emıi 
peygamberin Havliyle kızınız (...)nı, 
komşumuzun oğlu (. ..)na istiyoruz" der." 
kız evi naz evidir." biraz kentlilerini naz 
çekerler" eve danışalım kıza soralım" derler.
 ( Bu durum oğlan evinin ikinci üçüncü 
dünür yelmesine kadar uzaya bilir) bir 
başka gün bekleriz diyerek dünürcüleri 
savarlar.
Kıza sorulur, kız red etmez, gülümlerse
 olumludur. Ya da babam" ne derse olur" 
diye yanıtlar. Evde demokrasi varsa, kız
 istemiyorsa verilmez. Kız istiyorsa, aileden 
olumlu sonuç çıkmışsa, dünürcülere haber 
salınır. Dünürcüler gelir. Kız" Allanın, emri
 peygamberin kavliyle" verilir, kahveler içilir, 
tatlılar yenir. Nişan günü belirlenir. Her iki 
taraf da bu işe çok sevinir, mutlu olur.

NİŞAN

Sıra nişana gelir. Aileler kendi aralarında 
nişan günü kararlaştırırlar. Kente gidilir, 
Oylan tarafı kıza, kız tarafı oğlana nişan
 yüzüğü alır; içine isimler yazdırılır. 
Nişan için hazırlık görülür, giyit, şu bu, 
filan alınır.

Belirtilen nişan günü, eş dost, akraba,
 yakınlara, konu komşuya duyurulur, 
davet edilir. Çağrılılar kız evinde toplanırlar.
 Kadınlar kendi aralarında, erkekler kendi 
aralarında eğlenirler.
Kız geleneklere göre süslenir. Nişan takmak
 için görebileceği bir yere alınır. Oğlan 
yakınlarından aileyi temsil edecek biri,
 oğlanın adına nişan yüzüğünü takar. 
Damat orada bulunmaz. Damadın yüzüğü, 
ailenin nişan takan temsilcisiyle gönderilir. Son
 onbeş yirmi yıl öncesinden bu yana bu 
gelenek değişmiştir. Yüzük takma töreninde
 artık damat da bulunmaktadır. Kadınlı erkekli 
bir arada olunmakta, aile temsilcisi (büyüğü) 
tarafından yüzük takılmaktadır. Ardından 
pastayla birlikte şerbet ( şekerli su) ya da
 gazoz, kola gibi içecekler verilmektedir.
Tören bitiminde:" Hayırlı olsun. Allah 
utandırmasın, başa kadar gönendirsin..." 
gibi iyi dileklerde bulunulur." Darısı
 düğününe" denilinir.

ARA KESME
Düğünler genellikle kış mevsiminde başlar.
Ekinler biçilir, hasat edilir, döğme doğulur, 
bulgur çekilir, buğdaylar öğütülür, üzümler
 kesilir, pekmez kaynatılır, pamuk toplanır, 
satılır, para edilir, sıra düğüne gelir
Oğlan evinin ileri gelenleri, kız evinin ileri 
gelenleriyle görüşürler. Düğün günü belirlenir. 
Düğün için neler alınacak, neler yapılacak bir
 listesi hazırlanır. Listede iğneden ipliğe, ev
 için ne gerekliyse bulunur: Altın takı, 
giynek, yatak yorgan, karyola (son
 yıllarda beyaz eşya, oda takımı, salon 
takımı, süs eşyaları), yağlık yazma, 
okuntu vs.
Buna" Ara kesme" denir.
Yine belirtilen günde taraflar birlikte 
Adana'ya da Tarsus'a giderek, listede 
belirtilenleri alırlar.
Buna da" Esvap kesme" denir.
Esvap getirilir, konu komşunun görmesi
 için oğlan evinde sergilenir.

DÜĞÜN HAZIRLIĞI
Köyde eli yatkın olanlar, terzilik bilenler,
 kızın giyineklerini dikerler. Çeyizini 
düzenlerler.
Oğlan evinde düğün ekmeği yapılır. 
Kimi hamur yogurur, kimi hamur açar, 
kimi pişirir. Kalın sütunlar gibi yığılır ekmek.
Çam-çıra getirtilir. Meşale hazır edilir.
Bütün bunlar imece usulü yapılır, bir hafta 
on gün kadar sürer.

OKUNTU GÖNDERME
Okuntu; yağlık, yazma, mendil, çorap, 
gömlek kumaş gibi şeylerden oluşur. 
Okuntu verilecek kişiler, konumlarına 
göre değerlendirilir ona göre okuntuları 
gönderilir.
Köyde okuntu gönderilmedik kimse kalmaz.
 Küs-dargın olunsa bile ona okuntu gönderilir. 
Lakin köy ve uzak köylerdeki, yahut 
kentlerdeki .tanıdık eş dost akraba 
hısımlara okuntu gönderilmesi unutulmaz.
 Okuntu düğüne davet anlamına gelir. 
Son yıllarda bu gelenek yerini basılı 
davetiyelere bırakmıştır.
Okuntusu değerli ve pahalı olanlar,
 düğüne koyun, keçi, para gibi hediye 
gönderirler.

BAYRAK ÇEKME
Dağmadın sağdıçları (arkadaşları) 
ormana giderler, genç bir çam ağacını
 keserler; kesilen bu çam ağacına" çağ" adı
 verilir. Çağ iyice süslenir. Renkli kordelalar, 
mendiller, yağlıklar bağlanır. Bir de üzerine 
dairesel ayna asılır. Bir hafta önceden oğlan 
evine dikilir. Bir de sıngın ucuna bağlayarak
 düğüne katılırlar. Buna da" Bayrak çekme" 
denir.
Düğün alayı kız evine giderken çam bayrak 
yerinde kalır. Türk bayrağı ve diğer sembolik 
bayraklar çekenleri tarafından kız evine,
 oradan da oğlan evine taşınır.

DAVULCU TUTMA
Bir hafta önceden, kente gidilerek, düğün 
çalması için bir davulcuyla anlaşma yapılır. 
Davulcuya dutu (kaparo) verilir, davulcudan 
da davul alınır getirilir. Bu işleme" Davulcu 
tutma" denir. Davulcu, düğünün belirlendiği 
gün gelir, düğün sonuna kadar çalar.

AŞANACI
Düğün yemeğini yapan, orta yaşın üzerindeki,
 beş altı kişilik kadınlar kümesine" Aşanacı"
 denir. Köylerde hemen hemen bu kadınlar" 
Aşanacı" olurlar.
Genellikle, Aşanacıların pişirdiği düğün 
yemekleri, dövme pilavı, kuru fasulye,
 sulu patates.topalak, yüksük çorbası gibi 
yemeklerden oluşur.
Düğün suresince öğlen vaktinde bütün 
konuklara yemek verilir. Yemek verme 
işini köyün gençleri düzenlerler. Sofraya 
oturan konuklara, yemek, ekmek getiriler. 
herkesin karnını doyurması sağlanır.

DÜĞÜNÜN BAŞLAMASI
Düğün, perşembe veya pazar günü öğleye 
doğru başlar.
Düğünü genellikle köyün gençleri yönetir. 
Aralarından bir baş seçerler. Ona" yiğitbaşı"
 derler. Diğer gençler, yiğitbaşı ne derse 
onu yaparlar.
Yiğitbaşı tirenle istasyona gelen yolcuları
 karşılar. Alır köye getirir. Davulun ve 
zurnanın sesi duyuldu mu, bütün köylüler 
toplanır. Artık düğün başlamış olur.

 

Ev içinde de düğünü, damadın akrabalarından 
kızlar yönetir. Kızların başkanına da" Sağdıç"
 adı verilir.
Düğünde görev almış her yaşta insan, 
düğünün işlerini kolaylaştırır. Neşesini artırır. 
Bütün köycek herkesin mutlu olması 
sağlanır. Herkes düğüne katılır, kendine 
düşen payını alır., Kimi oynar, kimi seyreder...
Eğer düğün Perşembe günü başlamışsa
 Pazar günü öğleyin; Pazar günü 
başlamışsa Perşembe günü öğleyin biter.

KONUK KARŞILAMAK
Gelen konuklar, Yiğitbaşı ve arkadaşları 
tarafından davul zurna ile karşılanır. Eğer 
davul bir konu için çalmıyorsa veya halay
 çekiliyorsa bile... o iş bırakılır, konuk karşılanır. Konuklar x- düğün evine kadar getirilir. Konuk evinde kahve ikram edilir...
 Hoş tutulur, düğüne katılması sağlanır.-
 Davulcular konuklara davulunu konuklara 
tutarak, bahşiş almayı unutmazlar, Konuk 
karşı ima, ağırlama ikinci gün de sürer. Bundan sonra konuk pek gelmez zaten. Gerilse de konuk cezalandırılır.
Gençlerden, ortayaşlılardan, yaşlılardan
 bir kurul oluşturulur. Mahkeme kurulur.

Kurulun başı baş yargıç olur. Diğerleri de 
yardımcısı. Suç: Düğüne geç gelmek, 
neden geç geldiği sorulur önemli ve geçerli 
bir gerekçe sunmadıkça, mahkeme onu 
genellikle para cezasına çarptırır. Bazende 
kuyudan kalburla su çekme; türkü söyleme, 
hayvan taklidi yapma, sembolik asma gibi 
cezalar verilir. Kesilen ceza, parasıyla 
bir şey alınır, hep birlikte yenilir. Diğer 
cezalarsa eğlenceli olur, hep birlikte gülerler. 
Bu lokum, leblebi, şeker gibi şeyler olabilir.
Yiğitbaşı ve arkadaşlarının kolunda mendil,
 şerit bağlı bulunur. Herkes tarafından tanınır,
 bilinir. Düğünle ilgili bir durum olduğunda 
bu gençlere baş vurulur.

HALAY ÇEKME
En çok gençler halay çeker. Sonra evliler, 
daha sonra orta yaşlılar ve yaşlılar.
Halay çeşitleri şunlardır:
Halay, lorke, saya, temirağa, Adana üç ayağı,
 Kırıkhan, gelinalma...
Halayın başında, halay çekmeyi iyi bilen 
halaybaşı olur. Diğerleri halaybaşına uyarak, 
davul zurnanın ritmine göre oynarlar. 
Her halay dönüşünde" atalım atalım" atılır. 

"Atalım atalım!"
Kimiiiii?

"Nereye ?"
"Sevdiğinin kucağına ene eey!" 
Atalım atılan kişi bir türkü, ya da bir şarkı 
söyler. Sonra şöyle denir:
"Oppüşşş!"
"Nerden?"
"Gıdığından, eheeeeey"
Zaten de sesi güzel olmayanlar için ile" 
atalım' atılır. O," sesim güzel değil, 
söyleyemem;" yahut" ben türkü bilmiyorum" 
dediğinde ısrar edilir, gülüşmeler olur,"
 anırmasını da mı bilmiyom oğlum" denir.
 Sonunda ona da bir türkü veya şarkı süyletilir...
O dönemde söylenen egzersizlerde şunlardı:
"Ninno, Nuranım Nuran, yeşil ördek gibi 
daldın göllere, gitme garip gitme yollar 
çamurdur, Hasan dağı çatal matal, yeşil
 kurbağalar, Alıcı kuşlar yüksek yapar yuvayı,

Her yor karanlık, yetiş imdade ey ebrudade.
 Bu ne sevgi ah, bu ne ızdırap, pencereden
 kar geliyor. Zehretme hayatı, Beklerim her 
gün bu sahillerde, Ankara'da yedik taze 
meyvayı, Ham meyvayı kopardılar dalından, 
Arpalar sarardı gittik yolmaya, Karadır kaşların 
ferman yazdırır, indim yarin bahçesine gül
 dibinde gülizar, Aşk bu değil yapma güzel, 
Tren gelir hoş gelir...
Ezgilerin bitişinde tabancalar sıkılır havaya 
takır takır. Neşeli, mutlu, güzel anlar yaşanır...
Halay sonunda, davulcu, halay çekenlere 
davulunu tutar, bahşişini alır. Ardında başka 
bir halay başlar...



SİNSİN OYNAMA
Torosların dağlık köylerinden çam-çıra getirilir. 
Akşam, köyün meydanlığında toplanılır. Ortaya
 bir mesela yakılır. Çevresine halka olunur. 
Halkadakiler koşarak, meşalenin çevresinde
 döner. Halkadan biri koşarak, meşale 
çevresinde dönen kişinin karşısından varır. 
Meşalenin çevresinde dönen kişi kaçar;
 gelen kişi onu kovalar, yetişebilirse sırtına
 eliyle vurur.
Bu oyun sırasında davulcu sinsin havası çalar.
Sinsin geceyarısma kadar sürer.
Sonra, görevli gençler tarafından meşale alınır,
 düğün evinin önüne kadar gidilir. Davul çalar,
 türküler söylenir Artık bundan sonra davul 
içkicilerindir.

ARAP OYUNU
Daha çok ortayaşlıların oynadığı bir oyundur. 
Bundan başka daha çeşitli, güldürüşlü oyunlar 
oynanır. Bu oyunlar daha çok köy 
meydanlığında gece oynanır.
Bir küme oyuncu, yüzlerini isle boyarlar. Kimi 
kaçıcı olur, kimi kovalayıcı. Kovalayıcılar, 
kaçıcıları gizlediği yerden bulur, kovalar. 
Hırsız polis oyununa benzer bir oyundur.
DAN DAVULU
Görevli gençler davulcuları sabah erken kaldırır.
 Davul çaldırır. Buna" Dan davulu" denir.

GELİN ALMAYA GİTME
Aşanacılar düğünün ikinci günü akşamı gelin
 evine giderler. Yemek araç gereçlerini de
 birlikte götürürler. Orada yarın için hazırlık 
yaparlar. Yemek pişirirler. Gelinalıcılar 
geldiklerinde kız evinin konuklarıyla birlikte
 yemeklerini yerler.
Düğünün üçüncü günü, gelinalıcılar, kızevine
 öğle vakti varacak düzende hazırlık yaparlar.
Davulcular, yiğitbaşılar, gençler oğlanevinin 
ahbabları, yakınları, eşleri, dostları düğün 
evinin önünde hazır olurlar Bayrakçılar bayrağı 
ellerine alırlar. Kadınlar süslenir, atlara biner; 
buna" Yenge binme" denir. Yengeler atlarını 
da süslerler.
Gençler yakalarına mendillerini, bellerine
 kamalarını takarlar. Tabancası olanlar, 
tabancasını yanına alır. Kimi de çifte kırmasını 
/Av tüfeği) alır.
Bu arada gelin develeri hazır edilmiş olur.
 Develerin havutları, yularları, başlıkları renkli 
yağlık, yazmalarla, kurdelelarla süslenir. 
Boyunlarında havutlarında çanlar bulunur. 
Yürüdükçe çanlar salınır, çalınır.

Davul yol havası çalar. Silahlar patlar.
" Allah Allah" çekilir, gençler bağıra çağıra, 
davul çala vara, yengeler süzüle süzüle, 
develer aheste aheste kız evine doğru yol alır.
 Aradabir, kamalar yere çakılır, bayraklar dikilir,
 gençler halaya dururlar, türkü çağırırlar, 
yola tekrar düzülürler.
Kız aynı köşedeyse, kız evine varış yerinde,
 kız başka bir köşedeyse, köyün giriş sınırında;
 kız evinin gençleri, konukları karşı çıkarlar. 
Kız evine geçit vermezler. Oğlan evinden" 
Toprakbastı" belirlenir, verilir, kızevine varılır. 
Bu arayla gençler gençler arasında bir şey alınarak, yenilir içilir..

KIZ EVİNE VARIŞ
Kızın ailesi, yakınları, oğlan evini karşılar. 
Develer çöker, yengeler attan iner, kendileri
 için ayrılmış yere buyur edilirler. Erkek kısmını 
da, köyün geçleri de onlar için ayrılmış yerde 
ağırlar.
O gün davul çalar, halay çekilir, oynanır. 
Akşam olunca da, sinsin oynanır, içki içilir,
 davul sabaha kadar çaldırılır. Sanki üç 
günlük zaman bir günlük geceye sığdırılır.
Kızevinde, gelinkızın arkadaşları, yakınları,
 oğlan evinden gelen konuklar toplanırlar. 
Tef, dümbelek, darbuka çalarak eğlenirler.

KINA GECESİ
Kızın arkadaşlarından veya köyden eli yatkın,
 biraz berberlik bilenler; kızın saçlarını makasla
 düzeltirler, kaşlarını çekerler, yüzlerindeki sarı 
tüyleri alırlar, ağda yaparlar. Kentten alınmış 
olan aylık, pudra, ruj, oje gibi şeyleri süsleme 
için kullanırlar. Gelinin saçlarını düzenlerler, 
yüzüne allık, pudra sürerler göze sürme, 
kaşa rastık çekerler. Bazen de gelin kızın 
saçlarını kırk belik örerler. Esanslar, güzel 
kokular sürülür. Giydirilir, kuşatılır, ellerine 
kına yakılır.

Tam da burada kına ağıdı başlar. Kızın
 annesi, yakınları ağlar. Bu ağıda orada 
bulunanlar-da katılır. Evin avlusuna getirilmiş 
olan davulcu da kına ağıdı çalmaya başlar. 
Dertli dertli, hüzün veren bu hava herkese 
dokunur.*^
''Kına gecesi-bir bakıma ağıt gecesidir. 
Ayrılış gecesidir.

GELİN ALMA
Gelin allanıp, pullanıp, tellenmiş hazır 
edilmişdir.Ayrılış, kopuş zamanı başlamıştır.
 Gelin eşyaları, çeyizleri güçlü kimseler 
tarafından'sırtlarında taşınarak aşağıya indirilir. 
Evin önüne çökmüş olan süslü develere,
 yüklenir. Yengeler geldikleri ata binerler. 
Bayraktarlar bayraklarını alırlar, gençler hazır 
olurlar..'.'1 Gelinin bineceği al at veya kırat, 
yahut yağız at sahibinin altında kişnemektedir.
 Sahibi evin önünde bir oraya bir buraya 
koşturur. At yerinde duramaz zıpır zıpır zıplar.

Ancak içerde bir şey'olmuştur. Gelinin 
yastığına bir kardeşi, sandığına bir kardeşi 
oturmuştur, bahşişini almadan1 bırakmaz. 
Oğlan evinin başkanı yahut temsilcisi istenen
 bahşişi verir. Sandık çıkartılır, Deveye yüklenir. 
Yastık gençlerden birinin koltuğuna verilir. 
Gelinin aynası da yine bir genç tarafından alınır.
 Aynayla yastık hemen yola çıkartılır,1'Bir an
 önce oğlanevine ulaştırılır. Yastığı"' aynayı 
götürenler, oğlanevinden bahşişlerini alırlar.

Artık davulcular gelin bindirme havası çalmaya
 başlar.Gelin.allıyeşilli. telli duvaklı, beli kuşaklı 
baba evinin kapısında, gelin alıcıların arasında 
görülür.Hazır olan ata bindirilir, gelinin babası,
annesi, yakınları gözyaşlarını tutamazlar, ayrılış
 zamanı başlamıştır, gelinin arkasından su 
dökerter.tbu su gibi aydınlık, berak olunması 
içindir, -""i
Bu olay çok heyecanlı, çok duygulu biçimde 
geçer.
Oğlanevinin yüzündeki mutluluk uzaktan bile 
okunabilr.
önde Gençler, davulcular bayrakfarlar, yürürler
 'hemen ardından gelin gelmektedir. Gelin atın 
üstünde allı duvaklı süzülmektedir, gelinin atını
 oğlan eviden biri çeker ikiside sağlı solu 
üzengiden tutarak, onu korur.

Sonra yengeler.daha sonra da develer gelir. 
Bir düğün katarı (seğmen -alay) oluşurulur
Oğlanevi rahatlamıştır, şöyle derler:
'Aldık kızınızı, it yalasın yüzünüzü !
" Bu söz yüksek sesle söylenemez.

YOLLARDA
Düğün alayı oğlanevine doğru yola çıkar. 
Bu sırada oyunlar oynanır deyişler söylenir
"Sıra sıra söğütler
Anası kızını öğütler
Diyelim Allahaşkına şavkına
Allah Allah. ... "
Oğlanevirıe yaklaşıldığında, gelinin geçeceği 
yere ip gererler, bahşiş allılar. Bahşiş mendil,
 yağlık para gibi şeylerden verilir.
Yiğitbaşı, düğünü uygun bir yerde durdurur. 
Gençler kamalarını yere çakarlar. Bayraktarlar,
 kamaların yanına bayraklarını dikerler, halay 
çekerler. Kısa süre sonra halay biter yola 
yürürler.
Az sonra yine bir deyiş söylenir.
"Kara kara kazanlar
Cennet yüzü görmesin
Aramızı bozanlar
Diyelim Allah aşkına şavkına
Allah Allah..."
Diye bağırırlar.
Bir de bakarsın alay giderken, biri numaradan 
bayılmış ölmüş üzerine Tüık bayrağını örterler.
 Davulcu ağıt havası çalar, bu sırada, mendil
 ya da benzeri bir bahşiş getirilip, koltuğuna 
sokulur. Bahşişi alan ölü drilir.
Gülüşe, eglene yola yürünür.
Mezarlığa gelindiğinde, gelin atla birlikte 
oglanevinin ölmüşlerinin mezarı çevresinde 
üç kez döndürülür. Dua edilir. Bunun, 
anlamı, ölülerimizi unutmadık demektir, 
işte haneniz boş kalmadı, gelin getiriyoruz, 
soyumuz sürecek... anlamına gelir.
Yine yola düzülünür.
Köye doğru yaklaşildıkça:
"Kazanlar kaynasın
Comçalar oynasın
Büyük kızlar gelin olsun
Küçük kızlara sıra gelsin
Koca karıların boynu altında kalsın
Diyelim Allah aşkına şavkına
Allah Allah. .."
Denir. Bundan koca karılar hiçbir zaman 
alınmazlar. Güler geçerler.
Yine bir daha çok çocukların söylediği bir 
türkü:
"Kocakarı kız gibi
Götü patates gibi
Altmış odun yaktım
Yine götün buz gibi"
Bundan sonra da, davulla, zurnayla, 
oynaya, halay çeke yola yürünür. Tam da
 oğlanevine yaklaşıldığı zaman; gelin takdim
 edilir.
"Adana'nın altı yazı
Kayıttın incedir bezi
Getirdiğimizi
(....) Ağanın kızı
22
Kiminui/.de düğün gelenekleri
İve! Kültürü
Diyelim Allah aşkına şavkına
Allah Allah....

GELİN İNDİRME
Gelin alayı oğlan evine gelir. Önce 
yengeler inerler Sonra süslü develerin yükü 
(Çeyiz) indirilir
Bütün bu işlemlerden sonra, gelin oglanevine 
getirilmiştir. Damadın annesi, babası, kardeşleri, 
yakınları mutluluk içindedirler. Gelin, atın 
üzerinde, oglanevinin merdiveninin dibinde
 durdurulur. Gelin atın üstünde süzülmektedir. 
Davul durdurulur. Gür sesli çığırtkan biri çıkar 
ortaya." Kırkım" toplamak için, yüksek sesle 
bağırır herkese, oradakilere duyurur sesini.
" Duyduk duymadık, beni çağırmadınız demeyin, 
hadi atkılarınızı atın!.." der. önce damadın 
yakınları başlar atkı atmaya...
Damadın babası, takım tarlası, bağlı bagçesi 
varsa onlardan bir parça bağışlar. Yoksa gücü
 kadar bir şey verir, (para vs.) Kaynana 
ise" Bir tosun veriyorum!" der gülüşülür.
 Bununla oğlunu işaretliyor demektir. Ardından
 bir düve yada sağılır inek verir. Bu keçi, 
koyun da olabilir. Savan, çul, halı, şal da 
olabilir... Yoksa gücü kadar bir şey verir.

Diğer yakınlar ve konuklar da, para ve
 benzeri, 
altın takı gibi şeyler verirler. Buna" Kırkım" 
toplama denir. Bu bir bakıma dayanışma, 
yardımdır. Bir çeşit imecedir...
Bu iş bitince" Çal davulcu" denir. Davulcu
 gelin indirme havası çalmağa bnşlar Bu 
sırada gelinin başına; bozuk para, buğday,
 nohut, kuruüzüm... karışımı serperler. 
Bu geline iyilik, güzellik, mutluluk dilemek,
 çorlu çocuklu olmasını isteme anlamına gelir.
Gelin attan ineceği zaman, damat gelir, 
gelini koltuğundan tutar, indirilmesine yardımcı 
olur, koltuğuna girer; gelin için düzenlenmiş 
odaya götürülür. Buna" Koltuk olma" denir. 
( Her zaman koltuk olmıyabilir damat, 
gelini damadın yakınlarından biri veya 
temsilcisi içeri götürür.)

At sahibi hemen atına biner, ileri geri
 koşturur. Merdivenin önüne, yahut kapı 
önüne kadar birkaçkez gelir. Atın üzerindeki,
 gelin binerken atılmış olan halı işlemeli gelin 
heybesi, at sahibine bahşiş olarak verilir.
Yiğitbaşına, bayraktarlara, görevli gençlere, 
gelinin çeyizinden birer peşkir, 
mendil armağan edilir.

Hayırlı olsun diyenlere, kırkım verenlere,
 darısı oğluna, kızına denilir. Bunu söyleyen
 bekarsa, darısı başına denir.
Davulcular haklarını alırlar. Çoğu kez 
karınlarını bile doyurmadan geldikleri yere 
giderler.
Bundan sonra Aşanacıların yaptığı yemekler 
konuklara ikram edilir. Yerler, içerler, dua
 ederler... Böylece, düğünün bu bölümü
 sona ermiş olur.

GELINEVİ
Köyün, gelinleri, kızları, kadınları gelinevine
 doluşur. Gelinin getirdiği çeyize bakarlar. 
Daha sonra eli yatkın olan gelin, kızlar kadınlar
 yardımıyla, gelinevi düzenlenir, gerdek için
 hazır edilir.Gelinin yanıda kendi yakınlarından
 ve güveyin yakınlarından birkaç kadın bulunur. Gerdek sonucunu beklerler

GÜVEYİNİN YERİ
. Güveyi, gelini odasına bıraktıktan sonra,
 kendi akranları ve arkadaşları tarafından 
alınır, güveyevine götürülür. Artık bundan
 sonra güveyinin korunması gençlere aittir. 
Güveyinin bulunduğu komşu eve, , köyün
 orta yaşlı ve yaşlıları da gelirler. Şakalaşır,
 eğlenirler, fıkra söyler, türkü çağırırlar...

GÜVEY TIRAŞI
Güveyinin korumaları, güvey tıraşı için bir 
berber çağırırlar. Güvey, törenle tıraş edilir.
 Tıraş bittikten sonra orada bulunanlar tıraş
 giderini karşılarlar, bahşiş verirler. Gençlerden
 biri berberin tıraş tepsisini alır, güveyevine 
götürür, gelin de işlemeli peşkir, mendil bir 
kalıb sabun gönderir... Kaynana, kayınbaba
 da bahşiş vermeyi unutmazlar.

GÜVEY GİYDİRME
Güvey giyiti, gelinin babası tarafından, ölçü
 üzerine kentten alır; ya da bir terziye
 ısmarlar.Bu giyit bir bohça içerisinde getirilir.
 Bohçada, ceket, gömlek, pantolun, kravat, 
iç çamaşır, mendil, çorap, kundura bulunur...
Köyün imamı ya da dinsel kişisi, bohçayı duayla
 açar. Güvey iç çamaşırlarını, çorabını, 
pantolununu, gömleğini kapalı bir odada giyer. 
Sıra ceketi giymeye gelir.
imam, dua ederek ceketi güveyine giydirir.

NİKAH KIYMA
Daha önce resmi nikah kıyılmıştır. Sıra dinsel 
nikahtadır. Gelinin yakınlarından biri onun 
vekaletini alır. imam, vekile ve güveyiye, 
evlenmeyi isteyip istemediklerini sorar.'Alınan 
yanıt genellikle" Evet" olur. Böylece, imam her
 iki tarafı karı-koca ilan ettiğini duyurur:, 
Dinsel duasını eder... Orada bulunanlar da 
duaya katılır.
Ardından, şeker, lokum, leblebi gibi şeyler yenir.

GÜVEY VE EŞYASINI ÇALMA
Güveyinin, komşu evinde bulunduğu sıralarda, 
bir eşyası veya kendisi evliler tarafından 
çalınmak istenir. Güveyi korumakla yükümlü
 genç bekarlar da bu işe karşı çıkarlar. 
Bu nedenle genç bekarlar uyanık olmak 
zorundadırlar.
Evlilerse, dikkati dağıtmak için güldürüşlü
 şeyler anlatırlar, şakalar yaparlar. Sözgelimi:
" Güveyinin dişine bak, kaç yaşında boyu
 kısamı ne?" gibi şeyler söylerler.
Bu sırada bir şey çalabilirlerse; çaldıkları
 şeyi geri vermek için bahşiş alırlar.
 Yok çalamazlarsa, evliler gençlere bahşiş
 vermek zorunda kalırlar.
Bu olay, güvey artık evliler sınıfına geçiyor,
 bekarlardan ayrılıyor anlamına gelir. 
O nedenle, bekarlar, güvey gerdeğe
 girene'kadar onu evlilerden korumak 
zorundadırlar...
Genellikle bekarlar başarılı olurlar.

NAMAZ
Güveyi, arkadaşları ve yakınları tarafından 
yatsı namazına götürülür. Namaz ya bir 
evde, ya da bir camide kılınır. Köyümüzde 
cami olduğu için güveyi namazını burada kılar.
Güvey yatsı namazından başka, bir de iki
 rekat namaz kılar. Bu namaz, geleceği ve 
başarısı için bir dua namazıdır.

GÜVEYİ GÖTÜRME
Namazdan sonra güveyi gelin evine götürülür.
 Giderken türkü çağrılır, atalımatılır.
Güveyi evin kapısına veya merdivenine geldiği 
zaman, korumaları tarafından sırtından itilir. 
Bu sırada içeri girene kadar birileri arkasından
 sırtına şaplak veya yumruk vurur. 
Güveyi bundan kurtulmak için içeri koşar. 
GERDEK
Böylece güveyi gerdeğe girer. Orada bulunan 
gelinin korumaları dışarı çıkar. Güvey ve gelin
 daha önce yakınlarından aldıkları öğüt 
üzerine harekete ederler.
Güvey önce, gelinin boynuna altın gerdanlık 
takar.veya ona altın ve benzeri şeylerden
 armağan sunar. Buna" yüzgörümlük" denir. 
Bundan sonra, gelinin yüzünü örten alı açar..

Böylece çoğu kez olduğu gibi benzeri 
ilk tanışma başlamış olur.Gelinin yüzüne bir
 hosgeldin öpücüğü kondurur. Oturur, 
konuşurlar, çerez gibi benzeri şeyler yerler. 
Bu ısınma, tanışma başlangıcıdır.
Sonra loş bir ışıkta birbirlerine yaklaşıriar.
Soyunuriar.Birleşme sağlanır.
Bekaret bozulur çarşafta kan lekeleri oluşur.
Güveyi giyinir, dışarı çıkar, annesi babası ve
 orada bulunan büyüklerinin elini öper. 
Bunun anlamı" zifaf" başarılı olmuştur demektir.
Bu sırada, güveyinin yakınlarından biri 
tüfek ya da tabancayla havaya üç el 
ateş ederek "zifafın gerçekleştiğini duyur.
traktörün köye makinalaşmanın

ÇAM BAYRAĞIN İNDİRİLMESİ
Düğünün başlangıcında dikilmiş olan çam
 bayrak indirilir.Gelin kız çıkmamışsa indirilmez. 
Silah sıkılmaz. Gelin babaevine gönderilir.
Bu durumun sosyal sonuçları iyi olmaz. 
Böyle bir
 olaya da tanık olunduğu görülmemiştir. 
PAÇA İÇME
Oğlanevi, gerdek gecesi sabahını izleyen 
saatlerde, köyün evli ve ortayaşlı kadınlarını
 paça içmeye davet eder. Paça içilir, zifaf 
çarşafına bakılır. Bahşiş atılır. Bu da bir çeşit
 tanıklıktır.
Düğün sona erer.

BİR DEĞERLENDİRME
1950'den sonra girmesiyle, tarımda 
başlamasıyla, topraksız, az topraklı köylüler 
kente göçmeye başlamışlardır. Bu olgu, 
düğün geleneklerini de etkilemiş, değişime
 uğratmıştır.
Sözgelimi görücü kuralıyla evlenme giderek 
değerini yitirmiştir. Gençler, kendileri tanışıp, 
anlaşıyor, ailelerini bir olup bittiye getirip
 evleniyorlar.
Düğün süresi gittikçe kısalmıştır dört günde
 bir birbuçuk güne, daha sonra da, dört-beş 
saate indirlmiştir. Artık düğünler davul zurnayla
 değil, salonlarda cazla yapılmaktadır.
Sinsin oynama, güreş tutma, meşale yakma
 unutulmuş; halay yerine dans edilmeye 
başlanmıştır. Okuntu yerine" Davetiye" 
geçmiştir.
Gelin babaevine indirilmiyor. Genç çiftler için
 yapılmış, satmalınmış, ya da kiralanmış evler 
açılıyor. Aile, büyük aile tipinden, çekirdek 
aile tipine yerini terk ediyor/ etmiştir.
Gelin bindirilen atlar yerine taksi; çeyizi 
götüren develer yerine kamyon, konukların 
taşınması için otobüs tutuluyor.
Gelini mezarlıktan geçirme; mezarı dolandırma 
gibi gelenekler yok olmuştur.
Bu gelenekler, daha da gittikçe değişeceği
 benziyor. Aileler parçalanıyor; birbirlerine 
yabacılaşıyor. Evlenme, nikah olma gibi şeyler 
yerine, birlikte yaşama gündeme giriyor...
10.10.1998, Adana

 
 
Bugün 17936 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol